18 Nisan 2008 Cuma

Dişler Hakkında Genel Bilgiler

Ağız ve Dişler Hakkında Genel Bilgi dişlerin yapı maddesi nedir? diş mine, dentin, sement ve pulpadan (diş özü) oluşur. mine: vücuttaki en sert maddedir. dişi en dıştan koruyucu bir katman olarak çevreler. içinde sinir hücreleri olmadığı için duyarlı değildir. % 97’si kalsiyum tuzlarından oluşur. Diş minesi altıgen “apatit” kristalleri şeklinde düzenlenmiştir. Minenin yapısına giren kalsiyum tuzları, organik diş maketi üzerinde yavaş yavaş çökelerek birikir ve kristalleşir. Bu birikme, ana rahminde iken başlar. Anne, gebelik süresince bazı ilaçlar alırsa veya çocuk mine teşekkülü sırasında bir hastalık geçirirse mine birikimi aksaklığa uğrayabilir. 0 zaman dişler sarı, gri veya kahverengi olur. Bazen de eksik (hipoplazik) teşekkül eder. dentin: minenin altındaki tabakadır. yetişkin bir insan dişinin %75'ini oluşturur. kemikle aynı yoğunluğa sahip olmasına rağmen ısıya ve dokunmaya duyarlıdır. gerektiğinde içerdiği tamir hücreleri ile yeniden dentin dokusu oluşturabilirler. Dişin asıl kitlesini dentin (fildişi) tabakası oluşturur. Dentin, taç kısmında mine; kök kısmında da sement ile örtülüdür. Dentin canlı bir yapıdır ve % 70’i mineral tuzları; % 20si organik madde ve % 10’u da sudan oluşur. Dentinde çok sayıda kanalcık içerir. Bu kanalcıkların içi diş özü sınırındaki dentin yapıcı hücrelerin uzantıları olan iplikçiklerle doludur. Dentin yapan hücrelere “Odontoblast” denir. Dentin kanalcıklarının milimetre karede sayıları 10.000’e. yaklaşır. Diş, dolgu veya kaplama yapılmak için oyulur veya küçültülürse bu kanalcıklar açığa çıkar ve o zaman soğuk, sıcak, tatlı ve ekşiden ağrı duyulur. pulpa (diş özü): dişin orta kısmına ve burada bulunan yumuşak dokuya verilen addır. kökün ucuna kadar devam eder. bu kısımda kan damarları yer alır ve bu damarlar sayesinde diş enfeksiyondan korunur ve daima aktif halde kalır. aynı zamanda pulpada aşırı duyarlı sinir hücreleri bulunur ve bu hücreler sayesinde sıcak, soğuk ve basınç gibi duyular hissedilir. “Pulpa” adı da verilen diş özü, dentin tarafından oluşturulan bir odacık içinde yerleşen kılcal atar ve toplar damarlar; duyu sinirleri ve bütün bu yapıları koruyan bir destek dokusundan oluşur. Diş özünün dış çevresi dentin yapıcı hücrelerle (odontoblast) kuşatılmıştır. Bu hücreler, çürük ve diğer zararlı etkenlere karşı, dişi koruyan kale muhafızlarına benzer. Her hangi bir nedenle oluşan çürüğe karşı dentin yapıcı hücreler üstün gelirlerse bu hücreler diş özü kalesini dentinle sıvarlar; yenik düşerlerse diş özü açılır ve iltihaplanır. Bu etkinlik genç insanların diş özünde daha yoğundur. sement: kökün etrafını kaplayan kemiksi bir tabakadır, çok incedir. diş kökünün çene kemiğine tutunmasını sağlar. %65’i inorganik maddedir. Bazen kök etrafında ve kök ucunda aşırı sement birikebilir. Buna “Hipersemontoz” denir. dişler ne işe yarar? Dişler sindirim sisteminin başında besinlerin ufalanıp parçalanmasına, koparılmasına yardım eder. kendini çevreleyen destek dokuları korur ve gelişmelerini sağlar. konuşmayı ve seslerin doğru bir şekilde çıkmasını sağlarlar. estetik olarak yüzle bir bütünlük içindedir. Dişlerin Görevlerine Göre Farklı Yapıları Vardır; 1- Kesici Dişler Alt ve üst çenedeki ön dişler “Kesici Diş” olarak adlandırılır. Üst çenede genişliği 9-10 mm. olanlar orta kesici; 6-7 mm. olanlar ise üst yan kesicilerdir. Alt orta ve yan kesicilerin genişlikleri ise 6-7 mm. arasındadır. 2- Kaninler (Köpek Dişleri) “Köpek dişi” ve “göz dişi” adı da verilen kaninler kesici dişlerden sonra gelir, alt ve üst çenede sağlı-sollu birerden dört (4)tanedir. Uçları sivri olup koparmaya yararlar. 3- Azı Dişleri Kaninlerin arkasında, azı dişleri yer alır. Yapı olarak birbirinden farklı olan azı dişleri, her bir yarım çenede, iki küçük azı, üç de büyük azı olmak üzere beşer tane ve bir çenede toplam on (10) tanedir. Bütün küçük azıların çiğneme ve kenetlenmeye yarayan ikişer tümsekçikleri vardır. Üst çenedeki büyük azıların dörder tümsekçiği; alt çenedeki büyük azıların beşer tümsekçiği vardır. Bu tümsekçiklere “tüberkül” adı verilmektedir. 4- Akıl Dişleri - Üçüncü Büyük Azılar = Yirmi yaş Dişleri Akıl dişleri ayrı bölümde incelenmiştir (yirmi yaş dişleri). Burada, sadece şekillerinin ve kök sayılarının çok değişik olduğunu belirtmekle yetiniyoruz. Dişlerin Düzgün Konuşmaya Etkisi: Konuşma, insan ilişkilerinin en önemlilerindendir. Ayrıca, politikacılık, aktörlük, spikerlik, şarkıcılık gibi bazı meslekler, büyük ölçüde düzgün konuşmaya dayanır. Düzgün konuşmada dişlerin önemli rolleri vardır. Aşağıda ki birkaç örneğin bu rolü vurgulamaktadır. 1- DE ve TE sesleri, dil ucunun, üst kesicilerin damak tarafındaki eğiminden destek almasıyla çıkar. 2- FE ve VE sesleri ise, alt dudağın, üst kesicilerin kesici uçlarına temas etmesiyle çıkar. 3- SE sesi, karışık bir işlemle çıkar. Alt ve üst kesiciler birbiriyle temas halindeyken, dilin, azıların dil tarafındaki yüzeyinden destek alması ve dil ucunun da (kesiciler arasında bir oluk yapıp) hava borusu oluşturmasıyla gerçekleşir. ŞE ve JE sesleri de buna benzer bir işlemle gerçekleşir; fakat bu sırada dil ucu göreve katılmaz. Dişler çene kemikleri, dişetleri, dil, damak, buların hepsi, çiğneme, tat alma. yutkunma ve konuşma ile ilgili görevlerini bir bütün halinde yürütürler. dişlerin oluşumu ve gelişimi ne zaman oluyor? Embriyolojik hayatta (anne karnında) ağız boşluğuna ait oluşum belirtileri 3. haftada görülmesine rağmen, dişlerin gelişimine ait ilk belirtiler 6.haftaya rastlamaktadır. 7.haftadan itibaren dişlerin tomurcukları hafta hafta belirmeye başlar. süt dişleri nasıl tanınır?Süt dişleri, çocuk altı aylıkken çıkmaya başlar ve 2.5 yaşında alt ve üst çenede 10’ardan (20) tane olarak tamamlanır. Süt kesicileri ve süt kaninleri, kalıcı dişlere göre daha küçüktür. Süt azıları da kalıcı azılara göre daha küçük yapıdadır. hangi diş ne zaman çıkar? İlk diş yaklaşık altı aylıkken çıkar. Akıl dişleri de 18-20 yaşında... Demek ki diş çıkarma süreci, insanın 20 yılını alır. Ama hangi diş kaç yaşında çıkar? Bunu özetleyen bir tablo hazırlanmış ve aşağıda verilmiştir. Tablodaki yaşların yaklaşık rakamlar olduğunu; 1-1,5 yıl önce veya sonra sürmesi gereken dişin vakitsiz sürebileceğini, bazen de gecikmeler olabileceğini belirtmeliyiz. DİŞLERİN SÜRME TABLOSU SÜT DİŞLERİ SÜRME DÜŞME KALICI DİŞLER SÜRME I II III IV V Orta kesiciler Yan kesiciler Kaninler 1.süt azıları 2.süt azıları 6-12 ay 6-12 ay 18-24 ay 12-18 ay 24-30 ay 7 yaş 8 yaş 10 yaş 9 yaş 11 yaş 1 Orta kesiciler 2 Yan kesiciler 3 Kaninler 4 1. Küçük azılar 5 2. Küçük azılar 6 1. Büyük azılar 7 2. Büyük azılar 8 3. Büyük azılar 7 yaş 8 yaş 10 yaş 9 yaş 11 yaş 6 yaş 12 yaş 18 yaşından sonra ısırma ve öğütme nasıl gerçekleşir?Kesici dişler, yiyecekleri ısırmaya ve kesmeye yararlar. Üst diş kavisi, alt diş kavisinden daha geniştir ve onu her yönde taşar. Alt çenenin aşağıya kaymasıyla ağız açılır ve lokma kesici dişlerin arasına girer. Ağız kapatılınca, ısırma hareketi ile üst kesiciler alt kesiciler üzerinde bir makasın ağzı gibi kayar ve yiyecekleri koparır. Öğütme işlemi alt çene eklemi ve çiğneme kaslarının uyumlu çalışması ve yana hareketlerle gerçekleşir. Besinleri iyi öğütebilmek için diş dizilerinin düzgün ve eksiksiz olması şarttır. diş etinin yapısı Bir dişin dışarıdan sadece taç kısmı görülür ve diğer kısımları çene kemiği içinde gizlenmiştir; üzeri dişeti dokusu ile örtülüdür. Diş eti, sert, lifli ve kan dolaşımı ile iyi beslenen bir yapı olup; normal rengi uçuk pembedir. Sert ve kemiğe sıkı-sıkıya yapışan 4-5 mm’lik dişeti daha yumuşak bir bağlantı ile yanak ve dudak içini döşer; bu yapıya “Mukoza” denir. Yanak ve dudakların iç yüzü ile diş dizileri arasında “Vestibül” = “Dalız” yer alır. tükürüğün bileşimi ve etkisi nasıldır?Yeni doğan bebeğin ağzı sterildir (mikropsuzdur), fakat birkaç dakika sonra kirlenir ve yaşam boyu da mikroplu kalır. Öyleyse neden hastalanmıyoruz? Çünkü ağızda bulunan bakterilerin çoğu hastalık yapmayan mukoza (saprofit) türdendir. Ancak vücudun direnci kırılınca bu bakteriler hastalık etkeni olabilir. Ağızda bulunan bakterilerin hepsi “Ağız florası”nı oluşturur. Diğer yandan, ağız boşluğunun çok önemli bir koruyucusu daha vardır: Tükürük. Kulak önü, çene altı ve dil altı bezleri tarafından üretilen renksiz, özel kıvamda, akıcı bir sıvı olan tükürük, üretildiği bezlerden kanalcıklar aracılığı ile ağız boşluğuna taşınır. Bezler günde 5 litreye yakın tükürük üretirler. Kulak önü tükürük bezinin kanalı, üst 1. büyük azı yakınında; diğer tükürük bezlerinin kanalcıkları da dil altında ağza açılırlar. Tükürük içinde bakterilerin üremesini durduran fermentler, fluor ve kalsiyum tuzlan bulunur. Tükürük kanallarının açıldığı yerde diş taşlarının fazla birikmesi, bileşimindeki kalsiyum tuzlarının çökelmesi nedeniyledir. Tükürüğün ağız ve dişlere yararlı etkileri şöyle özetlenebilir; 1- Tükürük, dişleri mekanik olarak temizler. 2- Tükürük, dişleri çürümekten korur. 3- Tükürük, içinde bulundurduğu mayalarla ağız mukozasını korur. çürük tedavisi: diş sert dokularının madde kaybı ile birlikte ilerleyen hastalığına çürük denir. diş sert dokularında kaybolan maddeyi yerine koyacak bir yenileme ya da tamir olayı olmaz. yani çürükte madde kaybının dokularca tamir olanağı yoktur. ayrıca çürük boşluğu çürütücü etkenlerin yerleşmesi, gelişmesi ve korunması için bir barınak teşkil eder.bu nedenle çürük tedavisinde başlıca iki çaba vardır: Çürütücü etkenlerin barınağını ortadan kaldırmak ve dişteki madde kaybını birtakım dolgu malzemeleri ile gidererek tekrar iş görür hale getirmek... eğer elimizde çürüyerek kaybolan diş dokularını fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerine sahip ve tedavi edilecek dişe mükemmel bir şekilde yapışıp kaynaşabilecek bir dolgu maddesi bulunsaydı çürüğü temizlemek ve doldurmak basit bir işlem olurdu. ancak bugün bu özelliklerin tümüne sahip bir dolgu maddesi olmadığı için, ön dişlerde estetiği arka dişlerde de dayanıklılığı sağlayan çok çeşitli dolgu maddeleri kullanılmaktadır. bu maddelerin değişik özellikleri nedeniyle dolgu yapma tekniklerinde en uygun şekil ve yöntem dişten dişe değişmektedir. çürük tedavisinde kullanılan malzemeler nelerdir? çinko içerikli genelde geçici amaçla kullanılan maddeler kalsiyum içeren dişi iyileştirici özelliğe sahip maddeler gümüş, kalay, çinko,altın içeren dayanıklı maddeler cam, alüminyum, fosfat ve yapay reçinelerin bir karışımı olan estetik amaçlı kullanılan maddeler alüminyum silikat cam partiküllerinden oluşan çok çeşitli amaçlar ile kullanılan maddeler ağız dışında hazırlanıp dişe yapıştırılan (bonding) blok malzemeler diş gangreni nedir? Dişin pulpa tabakasının (sinir-damar ağı) mikroorganizmalarca işgali sonucu canlılığını kaybettiği bazı durumlarda içerdiği protein, karbonhidrat ve yağların kimyasal olaylar sonucu parçalanmasıdır. çürüğe meyilli dişlere sahip bireylerin daha çocuk yaşlardayken ilk çıkan daimi dişlerinde bile aşırı çürük sonucu pulpa gangrenine rastlanabiliyor. diş gangreninin sebepleri nelerdir? Ani darbelerle dişin kırıldığı durumlarda olabildiği gibi sürekli ve yavaş yavaş etki yapan yüksek dolgular, sızıntılar, sinire ulaşan çürükler de dişin ölümüne sebep olabilir. diş gangreninin tedavisi var mıdır? Dişi canlı olarak ağızda tutmak için artık çok geçtir. yapılacak tedavi şekli dişin ortasındaki bozulmuş yapıların temizlenmesidir ( kanal tedavisi). en son çare ise ne yazık ki çekimdir. yapay dişler doğal dişlerin yerini tutar mı?Doğal diş vücüdumuzun bir parçası olup, fonksiyon ve estetik olarak belli bir bütünlük içindedir. Yapay diş ise, diş organını taklit eder. Hiçbir zaman doğal dişin yerini tutamaz. Ancak doğal dişlerin çeşitli sebeplerle kaybedilmeleri ve fonksiyonlarını yerine getiremez oldukları durumlarda yapay dişler doğal dişlere alternatif olabilmektedir. Kısaca, doğal dişlerle yapay dişler arasındaki fark ne kadar az ise, yapay dişin o ölçüde başarılı olacağı söylenebilir.

ÇOCUK AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI (Pedodonti)

ÇOCUK AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI (Pedodonti)


Çocukların dişleri niye çürüyor?

Süt dişleri normal dişlere oranla daha çok organik madde içerirler, bu nedenle çürümeye daha yatkınlardır, daha kolay ve hızlı çürürler.
Çocuklar, çürüğün erken döneminde görülebilen soğuk sıcak hassasiyeti ve hafif ağrı gibi sinyalleri zamanında yorumlayamazlar. Olayı ancak dayanılamayacak kadar ağrı olmasında fark ederler ki bu durumda çok geç kalınmış olabilir.
Çocuklar ağız bakımına yetişkinler kadar dikkat edemezler. Çocuğun el becerisi, merakı ve ebeveynin tutumu diş fırçalama alışkanlığını belirler.
Özellikle annelerin sıklıkla yaptığı bir hata da emzik ya da biberonu şeker, reçel vb. gibi gıdalara batırarak çocuklara vermeleri veya uyku aralarında şekerli süt, meyve suyu gibi gıdalara alıştırmalarıdır. Böylece beslenme düzensizliğinden dolayı dişler çürümeye yatkın hale gelir.


Çürük oluşumu engellenebilir mi?

Çürüğü tamamen engelleyebilecek bir aşı yada ilaç henüz geliştirilemedi. Ancak, çürük sayısını azaltmaya yönelik bazı malzemeler günümüzde kullanılmaktadır, bunlardan birisi; "fissür örtücü" dediğimiz malzemedir. Diş çürükleri genellikle azı ve küçükazı dişlerinin, çiğneyici yüzlerinde bulunan "fissür" adı verilen oluklarda başlar. Bahsettiğimiz malzemeyle olukların üzeri kapatılıp, o bölgeye mikrop, yemek artığı vs. nin sızması engellenerek çürük başlaması önlenir. Bu işlem, 6 yaşından itibaren çıkan kalıcı azı ve küçükazı dişlerine de uygulanabilir.
Çürüğü engellemenin başka bir yolu da dişlerin çürüğe karşı direncini artırmaktır. Dişlere yüzeysel florür uygulanması suretiyle bu direnç kazandırılır.
Süt dişlerinin önemi nedir?
Süt dişlerinin birinci görevi çocuğun düzgün beslenmesini sağlamaktır. Ayrıca konuşmanın düzgün gelişimi de süt dişlerinin varlığına bağlıdır. Bunların yanında aşağıdaki gibi bir görüntü, hiç kimsenin çocuğunda görmek istemeyeceği ciddi estetik sorunlara yol açmaktadır.Süt dişleri kapladıkları alanı kendilerinin yerine gelecek olan kalıcı diş için korumakta ve kalıcı diş sürerken ona rehberlik yapmaktadırlar.Süt dişi erken çekildiği zaman bu doğal yer tutuculuk fonksiyonu da ortadan kalkmaktadır.


Süt dişlerindeki çürükler tedavi edilmeli mi?

Tedavi edilmeyen süt dişi çürükleri, ağrı, kötü koku, çiğneme zorluğu, beslenme bozukluğu ve çirkin görüntüye yol açar. Bu dönemdeki tedavi edilmeyen diş bozuklukları, ileride diş çarpıklığı, çene gelişiminde bozukluk ve genel sağlık problemlerine (romatizmadan kalp rahatsızlıklarına kadar) sebep olabilecektir. Dolayısıyla süt dişlerindeki çürükler, "nasıl olsa yerine yenileri gelecek" yanılgısına düşmeden tedavi edilmelidir.
Süt dişlerindeki çürükler ; ağrı ile çocuğun çok küçük yaşlarda tanışmasına ve gelecekte bazı fobileri olmasına neden olabilir . Ayrıca bu çürükler süt dişlerinin çok erken kaybına neden olabilir.
Çocuklarda diş yaralanmaları
Çocuklarda dişlerin zarar gördüğü kazalarda zaman kaybetmeden müdahalede bulunulmalıdır. Doğru tanı konması çok önemlidir. Bunun için hekiminiz size, kazanın ne zaman ve nerede olduğunu, darbenin ne taraftan geldiğini, kaza sonrası baygınlık, kusma, hafıza kaybı vb. olup olmadığını soracaktır. Verilen bilgiler doğrultusunda en doğru tedavi uygulanabilecektir.
Çocuklardaki diş yaralanmaları, bazen kalıcı dişin tamamıyla yuvasından ayrılmasına sebep olabilir. Bu durumda çıkan diş ile birlikte acilen dişhekiminize gitmelisiniz. Bu esnada diş, bir bardak sütün içinde, eğer süt mevcut değilse, temiz bir su içinde muhafaza edilmelidir.


Bebeklerde ağız bakımı

Bebeklerin, en azından ilk dört ay anne sütü ile beslenmeleri ağız çevresindeki yumuşak doku ve kas fonksiyonlarının normal gelişimini sağlayacaktır. Anne sütünün yetersiz olduğu durumlarda fizyolojik başlıklı (damaklı, kesik uçlu) biberon kullanımı gerekir.
Bebekler 1 yaşından itibaren bardak ve kaşıkla beslenmeye alıştırılmalıdır.
Biberonla beslenme en fazla 2 yaşına kadar devam edebilir. Parmak emme, yalancı emzik kullanma gibi alışkanlıklara 2 – 2,5 yaşına kadar izin verilebilir. Eğer parmak emme alışkanlığı mevcutsa, bunun sebebi araştırılarak 3 – 6 yaş arasında bu alışkanlık mutlaka giderilmelidir.
Solunum problemleri, çene gelişmesi üzerine olumsuz etki eder. Burundan değil de, sadece ağızdan soluma durumu mevcutsa (bu durum uykuda daha iyi anlaşılır) muhakkak kulak burun boğaz uzmanına danışılmalıdır.


Çocuklarda diş fırçalama ne zaman başlamalıdır?

Bebek 6-8 aylıkken, (yani ilk dişler ağızda göründüğünde) temizleme işlemi başlamalıdır. Sabah kahvaltısı sonrası ve gece yatmadan önce dişleri (en azından çiğneme yüzeylerini) temiz bir tülbent ya da gazlı bezi ıslatarak silmek, temizlemek yerinde olur.
Diş fırçası kullanımına ise çocuğun arka dişlerinin çıkmasından sonra (ortalama 2,5 - 3 yaşında ) başlanması uygundur.
Okul öncesi çocuklarda diş fırçalama için bir teknik uygulatmak çok zordur. Bu yaşlarda önemli olan, çocuğa diş fırçalama alışkanlığı kazandırmaktır. Çocuklar diş fırçalarken çoğu zaman dişlerin görünen ya da kolay ulaşılan yüzlerini fırçalar. Oysa çürüklerin önlenmesi için dişlerin ara yüzleri ve çiğneyici yüzeylerini çok daha iyi temizlemek gerekir. Bu nedenle fırçalamadan sonra Anne-Babanın kontrolü iyi olur.
Çocuklar için nasıl bir diş fırçası seçilmeli?
Çocuğun ağız büyüklüğüne uygun, yumuşak ve naylon kıllardan üretilmiş diş fırçaları kullanılmalıdır. Sert fırçalar dişleri aşındıracağı için kullanımı uygun değildir. Eskimiş bir süpürgeyle süpürme işlemi nasıl yapılamazsa, eski bir fırçayla da dişler fırçalanamaz. Fırça kılları aşınır aşınmaz (Ortalama 6 ay) mutlaka değiştirilmelidir.


Çocuğuma dişlerini günde kaç kez fırçalatmalıyım?

Sabah kahvaltısı sonrası ve gece yatmadan önce, sadece üçer dakikalık etkili bir fırçalama işlemi yeterlidir. Her iyi alışkanlık gibi diş fırçalama alışkanlığı da çocukluk döneminde kazanılacaktır.
Çocuklarda bazı ağız ve diş problemleri :
1) Diş Gıcırdatma:
NedenleriStress, agresif, takıntı veya sıkılgan kişilik yapıları, anne-babası diş gıcırdatan çocuklar bu alışkanlığa daha eğilimlidir.
BelirtileriDişlerde aşınma, uyurken çıkartılan gıcırdatma sesleri, yüz kaslarında ağrı, çene ekleminde problemler, baş ağrısı, dişlerde sallanma ve hassasiyet.
TedavisiÖncelikle psikolojik açıdan diş gıcırdatmaya yol açan faktörler ortadan kaldırılmaya çalışılır.Bu başarılamaz, hastaya takıp çıkartılabilien bir gece plağı yapılır.
Ayrıntı için bakınız, Diş gıcırdatma (bruxizm)


2) Parmak Emme:

Nedenleri: Parmak emme küçük yaşlarda sık görülen bir alışkanlıktır. Genellikle dört yaşına kadar kendiliğinden ortadan kalkar. Alışkanlığın sürekli dişlerin çıktığı yaşlarda da sürmesi, bu dişlerde ve damakta yapısal bozukluklara yol açar. Bu bozuklukların nedeni parmağın ön dişlere ve damağa uyguladığı başınçtır. Ortaya çıkan bozukluğun derecesi emmenin süresine, sıklığına, şiddetine ve emme sırasında parmağın pozisyonuna bağlıdır.
Tedavisi:Parmak emmeyi önlemenin en etkili yolu parmak emmeye eğilim gösteren çocuğu emziğe alıştırmaktır. Emziğin hem verdiği zarar daha azdır, hemde daha kolay bırakılabilir.Tedavinin zamanlaması çok önemlidir. Çocuğun kendisi bu alışkanlıktan kurtulmayı istemedikçe, tedavinin başarıya ulaşması imkansızdır.Çocuğun çevre baskısına uğramaması ve alay edilmemesi için okul çağından önce bırakması psikolojik yönden çok faydalıdır.Çocuk baskı altına alınmadan cesaretlendirilerek, ödüllendirilerek pozitif yönlendirilmelidir.Eğer her şeye rağmen 6 yaşına kadar alışkanlık kırılamamışsa diş hekimine başvurularak profesyonel yardım alınması gereklidir.
Ayrıntı için bakınız, Parmak emme


3) Emzik

Bebekler için emmek rahatlamanın ve güven içinde hissetmenin en doğal yoludur.Eğer bebek parmak emme eğilimi gösteriyorsa, derhal emziğe yönlendirilmelidir. Emzik parmak emmeye göre hem daha az zararlıdır; hem de sonraki yaşlarda daha kolay bırakılabilir.Emzik günün büyük bir bölümünde değil, sadece gerekli olduğunda verilmelidir.Yapısal bozukluklara yol açmamak için, mümkün olduğu doğal meme yapısındaki emzikler seçilmelidir.Emziklerin yapısının sağlamlığı her gün kontrol edilmelidir.Emziğin büyüklüğü ağzın yapısına uygun olmalıdır.

4) Biberon çürüğü

Bebeğimin dişleri sürer sürmez çürüdü. Nedeni ne olabilir? Bebeklerde bazen dişlerin üzerinde sürer sürmez kahverengi lekeler oluştuğu ya da bu dişlerin kırılıp döküldüğü gözlenir. Aslında bu lekeler diş çürükleridir ve dişler de çürük nedeniyle kırılır. Bu kadar erken bir dönemde çürük oluşmasının nedeni de biberon çürüğü adı verilen çürüklerdir. Bebek beslenmesinde en önemli besin olan anne sütü ya da inek sütü doğal olarak şeker içerir. Gece yatmadan önce yada uyku sırasında bebek anne sütü ya da biberon emerse süt ağızda birikerek mikropların dişleri çürütmesi için elverişli bir ortam oluşturur. Bu nedenle özellikle gece beslenmesi sonrası dişlerin temizliğine özen gösterilmelidir.


Biberon çürüğünden korunmak için ne yapmak gerekir?

Bebeklerde meydana gelen çürüklerin tedavisi çok güç olduğundan, koruyucu önlemlerin erken dönemde alınması gerekir.
Bunlar nelerdir?
Bebeğinizin gece ağzında biberonla uyuma alışkanlığını önleyin.
Beslendikten sonra uyutmaya çalışın.
Biberondaki süte şeker, bal pekmez gibi tatlandırıcılar ilave etmeyin.
Bebek beslendikten sonra mutlaka su içirin.
İlk dişlerin sürmeye başlamasıyla gece ve sabah beslenmeleri sonrası temiz, ıslak bir tülbent ile dişlerini silerek temizleyin.
Biberon çürüğü önemli midir? Biberon çürüğü görülen dişler tedavi edilmezse ağrı yapar ve iltihaplanır. İltihaplı ya da ağrıyan dişler bebeğin huzursuzlanmasına ve beslenme düzeninin bozulmasına neden olur. İltihap alttan gelecek kalıcı dişler de etkileyip şekillerinin bozuk olmasına yol açar. Bu dişler çekilmek zorunda kalırsa çocukta konuşma problemleri ortaya çıkabilir.
Biberon emmediği halde bebeğimin dişleri çürüdü sebebi ne olabilir? Biberonun yanı sıra emziklerin ağlayan bebekleri susturmak amacıyla bal, pekmez, reçel gibi tatlandırıcılara batırılarak verilmesi de biberon çürüklerinin başka bir nedenidir. Bunun yanı sıra, dişler sürdükten sonra oyalanmak amacıyla bebeğin eline verilen karbohidratlı-şekerli gıdalar da diş çürüklerine neden olur. Çocuğu bu tür gıdaların yerine elma, havuç gibi besin değeri yüksek; diş temizliğine yardımcı gıdalara yönlendirmek gerekir.


Çocuklarda hangi diş macunu ne kadar kullanılmalıdır?


Bebeklik döneminde ve üç yaşına kadar çocuklarda diş macunu kullanımı önerilmez. Diş macunu kullanımına üç yaşından sonra başlanmalıdır.Ancak reklamlarda gördüğünüz gibi 3-5 cm. değil, bir leblebi kadar macun fırçalama için yeterli olacaktır.
Diş macunu kullanımına başlandığı dönemde, florürlü diş macunlarından herhangi biri tercih edilebilir. Önemli olan çocuğun seçilen macunun tadını sevip istek duymasıdır.
Fırçalama işleminde macundan çok, etkili bir fırçalama işleminin önemli olduğunu unutmamak gerekir.


Çocuk dişlerinde acil durumlar

Diş Ağrısı:Ağrıyan dişin çevresini temizleyin. Ilık tuzlu su ile gargara yaptırın ve eğer varsa sıkışmış yiyecek artıklarını diş ipi ile uzaklaştırın. Asla dişin üzerine aspirin ya da benzeri ilaçlar koymayın. Çocuğunuza daha önce de denemiş olduğunuz bir ağrı kesici verin ve en kısa sürede bir diş hekimine götürün.
Isırılmış Dudak, Dil, Dudak Yada Yanak:Yaralı bölgeye buz koyun. Eğer kanama varsa, temiz bir gazlı bez ile hafifçe basınç uygulayın. Kanama 15 dakika içinde durmazsa diş hekiminize başvurun.
Diş Tümüyle Çıkmışsa:Dişi bulun. Köküne mümkün olduğunca dokunmadan alın. Diş hekimine gidene kadar dişi saklamak için en ideal ortam süttür. Temiz bir kapta sütün içinde koruyarak en kısa sürede diş hekiminize gidin.
Süt Veya Sürekli Dişlere Travma:Hiç zaman kaybetmeden diş hekiminiz ile temasa geçin. Travmalardan sonra her kaybedilen saat oluşan hasarı büyütmektedir.
Diş Hekiminize ulaşana Kadar:Yarayı ılık su ile temizleyin. O bölgeye soğuk kompres uygulayın. Varsa Kırık diş parçalarını saklayın.
Süt dişleri toplam 20 tanedir.
Süt dişlerinin aralarının açık olması normaldir. Bunun nedeni yerlerine gelecek daimi dişlere yer sağlamaktır.
Süt dişlerinde de çürük oluşabilir. Bu çürüklerinde mutlaka tedavi edilmesi gerekir.
Süt dişleri iltihaplanmış ise önce kanal tedavisi denenmeli, mümkün olmazsa diş çekilmelidir.
Süt dişleri zamanından önce çekilirse, alttan gelen daimi dişe yer kalmaz ve yer darlığı oluşur

DİŞ BEYAZLATMA (BLEACHING)

DİŞ BEYAZLATMA (BLEACHING)


Modern toplumlarda bireyler dişlerinin görünümünü önemserler, hatta dişlerdeki şekil ve renk bozuklukları kişide psikolojik rahatsızlıklara kadar varan problemlere sebep olabilir. Dişhekimliğinde estetik ve restoratif maddelerin gelişmesiyle pek çok renk, şekil, konum bozuklukları kolaylıkla çözümlenebilmektedir. Renklenmiş dişlerin beyazlatılması (bleaching), diğer restoratif metotlara kıyasla daha ucuz, pratik ve zararsızdır.
Beyazlatma (bleaching) işlemi nedir ve nasıl yapılır?Beyazlatma dişlerin yapısında (mine ve dentin tabakasında) oluşan renklenmeleri giderme işlemidir. Şu anda bilinen iki değişik beyazlatma yöntemi vardır. Bunlardan ilki hastanın kendi başına uygulayabileceği bir yöntemdir, aşamaları şöyledir:
Hekimin ağızdan ölçü alıp, dişlerinizin üzerine takabileceğiniz ince lastik kalıpları hazırlatması,
Hastanın kendisi için hazırlanmış özel kalıbın içerisine ilaç yerleştirerek bu kalıbı beyazlatılacak dişlerin üstüne günde en az 6 - 8 saat takması (tercihen uykuda),
Tedavinin ortalama 1 - 4 hafta içinde sonlandırılması.
İkinci yöntem ise klinikte bir hekim tarafından yapılan beyazlatmadır ki aşağıdaki şekilde uygulanır:
Ağartıcı ilaç bu işlem hakkında deneyimi olan bir hekim tarafından diş üzerine yerleştirilir.
İlgili dişin üzerine beyaz renkli ışık kaynağı belli bir süre tutulur.
İşlem bittiğinde sonuç hemen gözlenir.
Her iki yöntemde etkin olmasına rağmen tercih, renklenmenin derecesine, tedavinin ne kadar çabuk sonlandırılmak istendiğine ve hekimin görüşüne bağlıdır.


Dişlerde istenmeyen lekeler neden oluşur?

Bunun bir çok sebebi olabilir. En yaygın olanları; yaşlılık, dişleri boyayan maddelerin (kahve, çay, kola, sigara vb.) tüketimi, travmalar, eski protezler, kaplamalar, dolgulardır. Dişlerin oluşumu boyunca kullanılan antibiyotik (tetracycline) veya aşırı florit tüketimi de dişlerde renklenmelere yol açabilir.
Bu durum dişin yapısından ileri gelebileceği gibi diş etkenlerin boyaması ile, gelişim çağında alınan antibiyotik ya da florür nedeni ile, yaşlılıkla, dişe gelen bir darbe nedeni ile de olabilir.
Beyazlatma işlemi kimlere uygulanabilir?Hemen hemen herkese! Ancak, tedavinin etkili olamayacağı bazı durumlar vardır. Dişhekiminiz tam bir ağız içi kontrol ve teşhisi ile dişlerin bu işlem için uygun olup olmadığını belirleyecektir. Dişleriniz sağlıklıysa daha beyaz ve doğal gülümseme için ideal bir çözümdür.
Beyazlatma işlemi zor ve zahmetli midir? Hayır! Ağız sağlığı teknolojisindeki ilerlemeler sayesinde dişleriniz çok kısa bir sürede, güvenli ve etkin olarak beyazlatılabilmektedir.


Güvenli midir?

Evet! Yapılan araştırmalara göre, dişlerin beyazlatılması dişhekiminizin gözetimi altında yapılırsa son derece etkin ve güvenlidir. Dişler ve dişetleri hiçbir şekilde zarar görmez.
Uygulama süresi ne kadardır?Genelde, ilk uygulamada beyazlama başlar. Ancak, ideal görüntüye ulaşmak için, uygulamanın 10 – 14 gün devam etmesi gerekir.
Dişler beyazladıktan sonra eski haline döner mi?Dişler her zaman için eskisinden daha beyaz olacaktır. Ancak, hastaların alışkanlık ve ağız bakımına bağlı olarak yılda bir – iki kez pekiştirme tedavisi gerekebilir.


Özetle bu tedavinin başarılı olabilmesi için neler önemlidir?

Kullanılan ilacın markası ve içerği
Bu konuda deneyimli bir hekimin tedavisi altında olmanız
İlacın kullanılma şekli ve tedavi süresi
Tedavi sırasında nelere katlanmak zorunda kalacağım?Eğer sigara içiyorsanız lastik kalıp ağzınızda iken sigara içmemeniz (ev ağartması için geçerli). Tedavi'nin bitmesi ile ortadan kalkacak hafif soğuk sıcak hassasiyeti.
Diş Beyazlatma (Bleaching) YöntemleriDiş beyazlatma (bleaching) metotları üç ana grupta toplanır:
1) Kimyasal Diş Beyazlatma2) Fototermal Diş Beyazlatma3) Fotokimyasal Diş Beyazlatma
Kimyasal Diş BeyazlatmaBu teknikte, diş beyazlatıcı jel, özel olarak yapılmış diş kalıpları yardımıyla dişlere uygulanır. Ancak kimyasal diş beyazlatma tekniğinin diş minesine bir miktar olumsuz etkisinin olabileceği unutulmamalıdır. Çeşitli kozmetik ürünler arasında da satılabilen bu kimyasallar mutlaka bir dişhekimi gözetiminde kullanılmalıdır.
Fototermal Diş BeyazlatmaBu yöntemde de yine bir miktar özel bir jel kullanılır. Ancak önceki metottan farklı olarak yüksek enerjili özel bir ışın demeti yardımıyla uygulanır. Işık kaynağı bir seri LED veya diyot-lazer den oluşabilir. Yine bu yöntemde de muhtemel olumsuz etkilerin olabileceğinden mutlaka dişhekimi gözetiminde yapılmalıdır.
Fotokimyasal Diş BeyazlatmaBu diş beyazlatma yönteminde, beyazlatma jeli bir UV-lamba (mavi ışık) veya bir KTP lazeri (yeşil ışık) kullanılarak aktive edilir. Bu metodu diğerlerinden ayıran özellik ise kullanılan ışık kaynağının da ayrıca dişi beyazlatıcı etkisinin olmasıdır (foto oksidasyon). Bu uygulama, dişler üzerinde daha derin bir beyazlatma sağlar. UV-Işık kullanırken çevre dokular (dudaklar, dişetleri, dil vb.) muhtemel yanık yaralanmalarına karşı iyi korunmalıdır. KTP lazeri kullanırken ise yanma riski yoktur, ancak dişetleri beyazlatma jelinin sızıntılarına karşı korunmalıdır (gingiva block). KTP lazeri ile beyazlatmanın büyük bir avantajı da; geniş bilimsel araştırmalar sonucunda diş minesi üzerinde yan etkilerinin gözlenmemiş olmasıdır. Diş beyazlatma işlemi sonrasında yapılacak florid uygulanması diş minelerini güçlendirir ve çürümeleri önler.


Lazer nedir ve nasıl elde edilir?

Lazerler tek renkli, düz, yoğun, tek fazlı monokromik ışık üreten cihazlardır. Renkli olduğu gibi renksizde olabilir. Görünürlük dalga boyu ile ilgilidir. Bu dalga boyu ve gücü tıptaki kullanım alanını belirler.
Lazer yardımıyla, elektromanyetik dalgalar güçlenir ve hizalanır. Böylece, tedavi yapılacak bölgede kesici ve yakıcı etkiye sahip, yüksek enerjili bir ışık demeti elde edilir.
Lazerlerin kullanım alanları, sahip oldukları dalgaboylarına göre değişmektedir.
Farklı dalgaboylarında, tüm dokular, farklı soğurma oranlarına sahiptirler . Bu yüzden, lazer seçimi yapılacak işleme bağlıdır. Örneğin, KTP lazeri 532nm lik bir dalgaboyuna sahiptir. KTP lazer ışını, hemoglobin ve oksihemoglobin arafından yüksek oranlarda soğurulabildiği için küçük ve hassas cerrahi işlemler için çok uygundur.
Laserin çalışma prensibi: Dışarıdan ışık verme, elektrik akımı geçirmek suretiyle veya kimyasal bir yolla elde edilen enerji, ortamdaki atomlara ulaşır. Bunların bazıları bu enerjiyi emerler. Fazla enerji, atomları kararsız hale getirir. Kendisine bir foton çarpan, uyarılmış ve kararsız atom, fazla enerjiyi foton yayınlayarak verir. Fotonlar, benzer şekilde diğer fotonların yayılmasını sağlar. Uyarmalarla ortamdaki fotonlar daha da artar. Atomların hemen hemen hepsi, foton yaymaya başlayınca kuvvetlenen ışın demeti oluşur. Bu, laser ışınıdır. Laser ışınları yüksek frekanslı olduklarından güneş ışını özelliklerine sahiptir. Ancak laser ışınları tek frekanslıdır.
Beyazlatılan dişler ne kadar süre beyaz kalır?Farklı diş beyazlatma (bleaching) metotlarıyla beyazlatılan dişler bir kaç yıl beyaz kalır. Fakat bu süre kişiden kişiye değişir. Yeme-içme alışkanlıkları, sigara ve fırçalama alışkanlığı dişlerin beyaz kalma süresini etkiler.
Şu unutulmamalıdır ki, bleaching her zaman istediğiniz beyazlığı sağlamayabilir. Beyazlama oranı dişlerinizin beyazlatma işlemi uygulanmadan önceki tonuna bağlıdır ve kişiden kişiye değişir. Bu yüzden diş hekiminiz ile beklentilerinizi önceden konuşmalısınız.
Diş Beyazlatma veya diş ağartma, genel dişhekimliğinde çokça uygulanan bir işlem olmasına rağmen aslına Estetik/Kozmetik Dişhekimliğinin alanıdır. Çok kimse beyaz dişlerle yapılan bir gülüşü çok çekici bulur. Genelde süt dişleri, erişkinlik dişlerinden daha beyazdır. Kişi yaşlandıkça dişlerinin rengi de zamanla daha koyulaşır. Bu koyulaşma diş minelerinin mineral yapısındaki değişimden kaynaklanır. Dişler ayrıca, bakteri pigmentleri ve tütün kullanımından kaynaklanan renklenmelere de maruz kalabilir.
Beyaz dişler, gençlikle özdeşleştirildiğinden estetik görünümlü olmak isteyen kişiler tarafından oldukça arzulanırlar. Ancak şunu belirtmeliyiz ki, abartılı bir beyazlık çoğu durumda estetik olmayabilir. Her zaman için yüz ve ağız yapınıza uygun düşen doğal ton daha estetik olacaktır.

Acil Sorunlar ve Çözümler

DİŞ HEKİMLİĞİNDE ACİL YAKLAŞIM (Diş Ağrısı, Diş Kırılması, Diş Çekimi)


Kişiler genellikle, beklenmedik zamanlarda ortaya çıkan, dişlerindeki acil sorunlara yönelik ilk yardımın nasıl yapılacağı konusunda yeterli bilgiye sahip değildirler. Oysa yapılacak çok basit uygulamalarla daha sonradan çözümlenmesi çok zor olan tabloların ortaya çıkması önlenebilmektedir.
Acil yaklaşım gerektiren diş sorunları nelerdir?
Diş ağrısı
Ağrıyan diş üzerinde ve dişlerin arasında bulunan gıda birikintileri, diş fırçası ve diş ipi kullanılarak temizlenmeli ve yarım su bardağına yarım çay kaşığı tuz ilave edilerek elde edilen tuzlu su ile ağız iyice çalkalanmalıdır.
Kesinlikle ağrıyan diş üzerine ASPİRİN ya da herhangi bir ağrı kesici ilaç uygulanmamalıdır. Kimyasal yapıları nedeni ile bu gibi ilaçlar diş etinde ve çevre yumuşak dokularda tahrişlere neden olabilmektedir. Bu da diş ağrısının yanında ikinci bir ağrının oluşmasına neden olacaktır.
Eğer iltihap nedeni ile yüzde şişlik oluşmuşsa o bölgeye soğuk kompres yapılmalıdır.
Dişhekimine gitmeden önce bir ağrı kesici ilaç alınabilir.
Diş üzerinde çürük nedeni ile oyuk oluşmuşsa buraya çok az karanfil yağı (eugenol) emdirilmiş pamuk koyulabilir. Eugenol ağrının azalmasını sağlayacaktır. Ancak, bu işlemi yaparken eugenol fazla kullanılarak diş etine sızmasına neden olunmamalıdır. Çünkü karanfil yağı da yumuşak dokuları tahrip edici özelliğe sahiptir.
Bir an önce dişhekimine başvurulmalıdır.

Diş kırılması

Tedaviye yardımcı olabilir düşüncesi ile -mümkünse- kırılan diş parçası bulunarak koruma altına alınmalıdır.
30 dakika içerisinde dişhekimine gidilmelidir.
Bu arada bölgede kanama meydana gelmişse temiz bir gazlı bez ile basınç uygulanmalıdır. Basınç uygulamasına rağmen kanama 15 dakika içerisinde durmazsa en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.
Diş kırılmaları, dişlerin yerlerinde oynaması ya da çıkması, ağız dokularında yaralanmalar ve beyin sarsıntısı sıklıkla da basketbol, futbol vs. gibi kontak sporları yaparken oluşan çarpma ve düşmeler ile trafik kazaları sonucunda oluşmaktadır. Özellikle kontakt spor yapan çocuklarda oluşabilecek ağız yaralanmalarını ve diş kırıklarını önlemek için uygulanacak en uygun yöntem ağız koruyucusu (mounth guard)kullanmalarını sağlamaktır.
Diş darbe nedeni ile kendi yuvasında yer değiştirir ise hafif bir parmak basıncı ile diş eski pozisyonuna getirilmeye çalışılmalıdır.
Dişi yuvasına yerleştirirken kesinlikle zorlanmamalıdır.
En geç 30 dakika içerisinde dişhekimine başvurulmalıdır.

Daimi dişin yerinden çıkması

Yerinden çıkan diş bulunmalıdır.
Bulunan diş taç (kuron) kısmından tutulmalıdır. Dişi kök kısmından tutarak buradaki dokuların daha fazla hasar görmesine neden olunmamalıdır. Eğer dişin kök kısmındaki dokular fazla hasar görürse dişin yuvasına tutunması mümkün olmaz. Kuron kısmından tutulan dişin üzerinde bulunan yabancı maddeler akan su altında yıkanmalıdır.
Diş yüzeyinin temizlenmesi sırasında ovalama işlemi yapılmamalı ve kesinlikle fırça kullanılmamalıdır
Öncelikle dişi yuvasına yerleştirmeye çalışılmalıdır.
Dişi yerine yerleştirirken aşırı kuvvet uygulanmamalıdır. Aksi taktirde diş ve diş yuvasında ciddi hasarlara neden olunabilir.
Diş yuvasına yerleştirilebilmişse yerinde sabit kalabilmesi için üzerine temiz bir gazlı bez koyularak ısırtılmalıdır.
Bu şekilde en kısa zamanda dişhekimine başvurulmalıdır.
Eğer diş yuvasına yerleştirilememişse diş hekimine gidinceye kadar süt ya da su içerisinde korunmalıdır.
Yerinden çıkmış dişi tekrar kazanılması için diş dokularının fazla zedelenmemesi ve mümkün olduğunca çabuk diş hekimine baş vurulması gereklidir..
Uygun şartlarda korunmuşsa ve en geç yarım saat içerisinde diş hekimine ulaştırılmışsa dişin tekrar kendi yuvasına yerleştirilerek (reimplantasyon) ile kurtulma şansı %90 dır.

Dudak ve yanak yaralanmaları

Yaralı bölge ılık su ile temizlenmelidir.
Yara bölgesinde kanama varsa kanamanın durması için gazlı bezle basınç uygulanmalıdır.
Yanak ya da dudak dışından soğuk kompres uygulanmalıdır.
Eğer yara fazla büyükse ve kanama devam ediyorsa, dişhekimine ya da en yakın acil polikliniğine başvurulmalıdır.
Diş çekimi sonrasında oluşan kanamalar
Diş çekiminden sonra oluşan hafif kanamalar normaldir.
Şiddetli kanama varsa hemen diş hekiminize ya da en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalısınız.
Sızıntı şeklinde kanama varsa çekim yeri üzerine konulan gazlı bez basınç uygulayarak yarım saat tutulursa kanama duracaktır.
Eğer kanama hala devam ederse en uygun olanı dişhekiminize başvurmanızdır. Bu mümkün değil ise bir çay poşetini suda ıslattıktan sonra gazlı beze sarınız ve çekim yerine basınçla uygulayınız . Çay yaprağı içerisinde bulunan kanın pıhtılaşmasına yardımcı mineraller sayesinde yarım saat içerisinde kanama duracaktır.
Eğer sonuç alınmaz ise diş hekiminiz ya da en yakın sağlık merkezine başvurunuz.

Diş çekimini takiben öneriler

Hekiminizin yanından ayrıldıktan sonra, gaz tamponu ısırarak yerinde tutunuz. Kanama var ise ikinci tamponu da çekim yerine uygulayabilirsiniz.
Çekimi takiben 4-6 saat kadar sızıntı halinde kanama meydana gelebilir.
Çekimden sonra mümkünse başınız yüksekte olmak kaydıyla yatınız.
Çekimi takiben yaklaşık 2 saat kadar herhangi bir şey yemeyiniz. Sıcak yiyeceklerden kaçınınız.
Alkol ve kanamayı arttırabilecek olan ilaçları kullanmayınız.
Eğer herhangi bir sorun olur ise (diş ağrısı, fazla ve uzun süre kanama) dişhekiminize başvurunuz.